Sokrates…(Hoş geldin.)

Bilgeliğine, birazcık şevkatine, birazcık da sohbetine ne kadar ihtiyacım olduğunu bilemezsin. Anlatmam gereken şeyler var ama bitmiş içimdeki cümlelerim.Hatta bu yazıyı kısa keseceğim. Müziğimde konuşamıyorum sanki. Boşlukta mıyım, yoksa Araf mı en doğru kelime, anlayamıyorum. (Nedir derdin küçük kız?)

Kimsenin umrunda olmamak bazen kırıyor insanın kalbini. Bugün bir tek annem aradı iyi miyim diye, bir de Ankara’da kıl payı yaşayan arkadaşım. Nefret ediyorum hayatımı pamuk ipliğine benzetmekten. Nefret ediyorum ölmemek için yön değiştirmekten. Nefret ediyorum katillerimden. Ama bazen diyorum ki kendime; “İyi ki elini kimselere tutturmuyorsun, yoksa büyüyemezdin.” (Sabret.)

İyi ki ağlamışım bu sabah sevdiklerime bir şey oldu mu diye. Çünkü ben ağlamazsam, ben olamıyorum. İyi ki aramışım onları. İyi ki bir başımayım. Çünkü içimdeki ölmek üzere olan o küçücük sevgiyi kaybetmek istemiyorum. Özlediğim insanları iyi ki seviyorum. (Böyle devam et.)

Kısacası Sokrates, hayatımı seviyorum. Biri elimi tutmadığı süre içerisinde ölmek istemiyorum. Ben sevmek istiyorum. Yoksa büyüyemem. (Yeter ki geçmişi bir kenara bırak, izin ver. İzin ver ki tutsun elinden.)

Peki Sokrates. Öyle olsun.

Leave a comment